Ana içeriğe atla

Amerika'nın Bağımsızlığı

İngiliz sömürgesi altında bulunan Amerika, İngiltere'nin kanunlarından, kurumlarından ve fikirlerinden etkilenmiştir. O zamanlar İngiltere'de revaçta olan aydınlanmacı fikirler Amerikalılara da sirayet etmişti. Amerika'da 13 eyalet vardı ve Amerikalıların kendi meclisini kurma ve kendi kanunlarını koyma yetkisi vardı. Kendi içinde özerkliğe sahip olan Amerikalılar için bile bu özgürlükler yeterli değildi. Kendi içlerinde ne kadar bağımsız olurlarsa olsunlar, hiçbir yetkisinin ve seçme hakkına sahip olmadıkları İngiltere parlamentosunda çıkan kararlar Amerikalıları etkileyebiliyordu. İyiden iyiye bu aydınlanmacı fikirlerin Amerika'da yayılması ve uzun kuşaklar sonucu Amerika'da yaşayan insanların kendilerini Amerikalı hissetmesi ve buna bağlı olarak ana karaya olan aidiyetin azalması, bağımsızlık savaşının habercisiydi. 7 yıl savaşlarının sonucu olarak İngiltere büyük bir zafer kazansa bile, bu zafer büyük bir ekonomik maliyeti de beraberinde getirmişti. İngilizler bu durumu toparlamak için kolonilerinde vergi artışına gitti. 1767 yılında Townshend kanunu yürürlüğe koyuldu. Bu kanun ile çay dahil bazı ürünlere ekstra vergi konuldu. Amerikalılar bu kanuna şiddetle karşı çıktı ve örgütlenmeye başladılar. İngiltere'den gelen malların tüketilmemesi konusunda çağrılar da bulunuldu. İngiltere'den yola çıkan ve 4 ton çay taşıyan geminin Amerika'ya yaklaşmadan İngiltere'ye geri dönmesi konusunda baskı yaptılar fakat bu baskılara rağmen gemi Boston limanına ulaştı ve demir attı. Geminin yanaşmasında da sıkıntı çıkaran Amerikalılar, geminin mallarını indirmeden İngiltere'ye geri dönmesini istedi ancak İngiliz yanlısı olan Boston valisi, gemiye çıkış izni vermiyordu bu yüzden gemi Boston'da kalmak zorunda kaldı. İyice öfkesi artan Amerikalılar, isyan etmeye başladı. Bir grup Amerikalı geceden sızarak gemiyi işgal etti. Buldukları bütün kolileri okyanusa attılar. 4 ton çayın hepsi okyanusu boyladı. Boston çay partisi olarak bilinen bu olay, aynı zamanda bağımsızlık savaşının da fitilini ateşledi.

Boston Çay Partisi  (Bir grup Amerikalı kızıl dereli kılığına girmişti bunun nedeni hakkında farklı yorumlar olsa da İngilizlere buranın yerlisi biziz mesajı verdiği düşünülüyor)

Bağımsızlık savaşı ilk başlarda bir iç çatışma olarak geçse de, 7 yıl savaşlarının intikamını almak isteyen Fransızlar, Amerikalıları alttan alta destekliyordu. Savaşın şiddetlenmesi sonucu Amerikalılar 1776 yılında Amerikan Bağımsızlık Bildirgesini yayımlayarak tek taraflı bağımsızlığını ilan etti.  Savaş boyunca sürekli ana karadan takviye alan İngilizler avantajlıydı. İngilizler bir çok yerde Amerikalıların ordusunu yenmeyi başarmışlardı ayrıca New York gibi bir çok şehri de teslim almışlardı. Moralleri oldukça bozulan Amerikalıları, George Washington'ın başarılı taaruzu ve İngilizleri bir çok noktada geri çekilmeyi zorlaması moralleri ve bağımsızlığa olan inancı tekrar canlardı. Bunun üzerine daha fazla takviye alan İngilizler, Amerika'nın başkenti Philadelphia'yı işgal etti. George Washington ordusunun yetersizliğini fark etti ve ordularını eğitmesi için Prusyalı general Von Steuban'ı çağırdı. Davete icabet eden Von Steuban,  Amerikan ordusunu sıkı bir talim verdi. Bunun akabinde Amerika'nın Monmouth Muharebesinde zaferle ayrılması, Amerika'nın savaşı kazanması destekleyen ülkelerde zafere olan inancı artırdı. Zafere olan inançları artan ve kolonilerini de sağlama almak isteyen İspanya ve Hollanda, o zamana kadar alttan alta destekleyen Fransa savaşa doğrudan müdahil olma kararı verdi. Savaşın gidişatını değiştiren bu kararlar, 1781 yılında George Washington'un Yorktown Kuşatmasında İngilizleri teslim olmaya zorlamasıyla birlikte, İngilizlerin direnecek gücü kalmadı ve savaş  Amerika'nın bağımsızlığı ile neticelendi.

Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi (İnsan hakları ve demokrasinin temel ilkelerini savunan bir belgedir bu sebeple insan haklarına dayanan ilk anayasa olma özelliğini taşıyor)

George Washington (Amerika'nın ilk devlet başkanı) 1732-1799

Savaştan sonra 13 eyaletin ortak bir başkanda anlaşamaması ufak çaplı bir kriz yarattı bunun üzerine savaşın kahramanlarından George Washington'a başkanlık teklifi yapıldı. İlk başta asker olduğunu öne sürerek bu duruma sıcak yaklaşmayan Washington, krizin çözülememesi üzerine bu teklifi kabul etti. Sadece 1 dönemlik başkanlık yapacağına dair anlaşsalar bile Washington 2 dönem ABD başkanlığı yaptı ve kendi isteğiyle 3. dönemde aday olmama kararı verdi. Bu durum Amerika'da yazılı olmayan 2 dönem geleneğini oluşturmuş ve Eisenhower döneminde anayasaya girmiştir. Öte yandan, Amerika'nın bağımsızlığı uluslararası alanda da çok büyük sonuçları yaratmıştır. Öncelikle savaş boyunca Amerikalıları destekleyen Fransa, var olan ekonomik buhranının çok daha derinleşmesine neden oldu, ayrıca Amerikan bağımsızlığından etkilenen Fransız aydınlar Fransız ihtilalin de ekonomik krizle birlikte büyük bir ön ayak oldular. Bağımsızlık fikirlerinin diğer sömürgelere de sıçraması, Fransız ihtilalinin ortaya çıkardığı sonuçlardan biri olan Napolyon'un da İspanya'yı işgal etmesi de Amerika'da İspanyol sömürgelerinin bağımsızlığına giden yolu açtı. Sömürgecilerin Amerika kıtasında iyice zayıflaması, yeni kurulan Amerika Birleşik Devletlerinin çok hızlı bir şekilde yayılmasına neden oldu. Napolyon savaş masraflarını karşılayabilmek için Louisiana bölgesini Amerikalılara parayla satmıştır ve bu satışla Amerika topraklarını 2 katına çıkarmıştır. İspanya'nın sömürgelerini kaybettikten sonra iyice zayıflaması, bölgede Amerika'nın dominantlığını arttırmıştır. Bölgede tutunamayacağını anlayan İspanyollar, Florida bölgesini Amerika'ya satmıştır. Bölgesel bir güç olarak tarih sahnesine giriş yapan Amerika Birleşik Devletleri, iç savaş sonrası Lincoln döneminde doğu ile batıyı birleştirmesi sonucu dünya siyasetinde önemli bir yer alan, o dönemin süper güçlerine meydan okuyabilen küresel bir güce dönüşmüştür.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çin Tarihi - 6 ( Tang Hanedanı )

Tang Hanedanı (618-907) Tang Hanedanlığı, Han gibi Çin'in altın dönemlerinden biridir. Tang Hanedanı, Sui'lerin ve İmparator Wen'in bıraktığı miraslar ve kurumlar ışığında Çin tarihinin ikinci büyük emperyal gücü oldu. Tang Hanedanı devraldıkları kurumları daha da geliştirerek zirve noktasına ulaştırdı, Tang döneminde geliştirilen kurumların ve kültürel ilerlemelerin, hala günümüz Çin'inde etkisini gözlemlemek mümkündür. Tang Hanedanı ve Komşu Ülkeler Tang Hanedanlığının Yükselişi Uyguladığı politikalarla ülkeyi ekonomik iflasa sürükleyen Sui Hanedanının 2. İmparatoru Yang'ın suikasta uğramasının akabinde Sui Hanedanlığı parçalanma dönemine girdi. Her vilayette kendi hakimiyetini kurmaya çalışan askeri önderler ortaya çıktı. Bunlardan biri de Tang Dükü Li Yuan'dı. Başarılı bir komutan ve stratejist olan Li Yuan, başkenti ele geçirdi ve Sui Hanedanlığına son verdi. Tang Hanedanlığını kurarak Gaozu adını alarak imparator oldu. 621'de Çin'in doğusunu, 624...

Özgürlükten Metalaşmaya

Feminizm, modern çağın en etkili özgürlük hareketlerinden biri olarak tarihe geçti. Kadınların siyasal, hukuki ve ekonomik alanda erkeklerle eşit haklara sahip olmasını sağlama konusundaki katkıları inkâr edilemez. Özellikle bilim dünyasında, kadın bakış açısının sosyal bilimlere taşınması; iktisat, sosyoloji ve uluslararası ilişkiler gibi disiplinlerde egemen anlatıların yeniden değerlendirilmesini sağladı. Güvenlik, emek, değer, güç ve beden gibi kavramlar, bu sayede daha çok yönlü ve insani bir bakış açısıyla ele alınmaya başladı. Ancak zamanla, özellikle de kitleselleşmesiyle birlikte, feminist hareketin entelektüel iç tutarlılığı zayıflamış; tek yönlü varsayımlar ve kolaycı anlatılarla şekillenen bir ideolojik kalıba dönüşmüştür. Bu yazı, feminizmin tarihsel başarılarını reddetmeden; fakat onun eksik bıraktığı, görmezden geldiği ya da çelişkili şekilde konumlandırdığı noktaları sorgulamayı amaçlamaktadır. Feminist kuramın, toplumsal cinsiyet rollerinin sadece kültürel şartlanmalar...

Çin'in Küreselleşmesi ve Sonrası 1 - İleri Atılım

 Çin bilindiği üzere yıllarca komünizm ile yönetilmiş, bugün de dahil adı Çin Komünist Partisi olan tek partili bir rejim tarafından yönetilen bir ülkedir. Fakat parti aynı olsa bile Komünist Çin'in kurucusu olan Mao'nun ölümüyle birlikte, ülkenin çehresi 1978'den bu yana oldukça değişmiştir. Mao iç savaş sürecinde, ülkenin Japon işgaline karşı merkezi hükümetle birlikte işgale karşı direniş göstermiş olsa da merkezi hükümetin işgal sırasında zayıflamasından faydalanmış ve Sovyetlerin de desteğini alarak savaş sonrası 1949 yılında Tayvan dışında ülkeyi komünist bir rejim etrafında birleştirmeyi başarmıştır. Ancak Sovyetlerle birliktelik kalıcı olmamış, Mao müteakiben yeni Sovyet lideri Kruşçev'in emperyalistlere karşı yumuşak tavrından ve Sovyetlerin, Tibet işgalinde Çin'e destek vermemesinden dolayı Sovyetlere olan inancını kaybetmişti. Sovyet modelinden giderek uzaklaşarak kendi kafasındaki komünizmi uygulamaya geçirmeye çalıştı. Çin'in Tayvan üzerinde agresif...