Ana içeriğe atla

Çin'in Küreselleşmesi ve Sonrası 1 - İleri Atılım

 Çin bilindiği üzere yıllarca komünizm ile yönetilmiş, bugün de dahil adı Çin Komünist Partisi olan tek partili bir rejim tarafından yönetilen bir ülkedir. Fakat parti aynı olsa bile Komünist Çin'in kurucusu olan Mao'nun ölümüyle birlikte, ülkenin çehresi 1978'den bu yana oldukça değişmiştir. Mao iç savaş sürecinde, ülkenin Japon işgaline karşı merkezi hükümetle birlikte işgale karşı direniş göstermiş olsa da merkezi hükümetin işgal sırasında zayıflamasından faydalanmış ve Sovyetlerin de desteğini alarak savaş sonrası 1949 yılında Tayvan dışında ülkeyi komünist bir rejim etrafında birleştirmeyi başarmıştır. Ancak Sovyetlerle birliktelik kalıcı olmamış, Mao müteakiben yeni Sovyet lideri Kruşçev'in emperyalistlere karşı yumuşak tavrından ve Sovyetlerin, Tibet işgalinde Çin'e destek vermemesinden dolayı Sovyetlere olan inancını kaybetmişti. Sovyet modelinden giderek uzaklaşarak kendi kafasındaki komünizmi uygulamaya geçirmeye çalıştı. Çin'in Tayvan üzerinde agresif politikası, Kruşçev'in  Sovyetleri, Amerika ile sıcak çatışmaya sürüklediği gerekçesiyle tepkiyle karşılanmış ve bunun sonucunda Sovyetler, Çin'e yaptığı yardımları, inşaat projelerini durdurmuş ve tarihsel olarak tam doğrulanmamış olsa da Çin'e atom bombası temin edeceği sözünden de caymış olduğu iddia edildi. Bu durum Çin ile Sovyet ilişkisini tamamen koparmış,  1969 yılında zaman zaman sınır çatışmalarına dönüşmüştür. Diğer bir yandan 1950 yılında çıkan Kore Savaşı ile Çinliler, savaşa gizliden müdahil olmuş, anti-emperyalist bir kampanya başlatarak milyonlarca kişiyi gönüllü olarak Kore'ye göndermişti. Kore savaşında hayatını kaybeden yabancı askerlerin hepsinden fazla aralarında Mao'nun öz evladının da bulunduğu Çinli askerler bu mücadelede hayatını yitirmişti. Nihayetinde, komünistleri destekleyerek Batı ordusunu geri çekilmeye zorlamış ve emparyalistleri sınırlarından uzak tutmayı başarmışlardı. Bundan mütevellit, Amerikan düşmanlığını kazanan Çin, büyük bir ambargo yemiş, dünya sistemlerinden izole edilmiş ve Tayvan, Amerika'nın garantörlüğüne alınmıştır. Gelgelelim, Çin ile Sovyetler Birliğinin arasının bozulmasını kendi lehine kullanmak isteyen Amerikalılar, Çin'i Sovyetlere karşı stratejik bir ortak olarak görmesini sağlamış ve Çin'e karşı uyguladığı yaptırımları kaldırarak, 1960'lı yıllardan başlayarak önemli imtiyazlar tanımıştır. 1971 yılına geldiğimizde ise Çin, Amerika'nın desteğiyle Birleşmiş Milletler de Tayvan'ın yerini alarak Çin'i temsil eden tek ülke olmuş ve 5 daimi üyeden biri olarak diplomaside küresel bir güce dönüşmüştür.

Esasında Mao dönemine baktığımızda Çin'in ekonomik kalkınması kötü değildi (1952-1978 arası yıllık ortalama % 6.2'lik büyüme rakamı); ülke çok hızlı bir şekilde sanayileşmeyi yakalamıştı. 1960'lı yıllarda Çin ekonomik olarak da önemli bir oyuncu haline gelmişti. Ancak hızlı büyümeye rağmen elde edilen refahın tamamı devlete oradan da sanayiye aktarılıyordu. Halkın durumunda önemli bir gelişme yaşanmıyordu. Bu süreç zarfında Mao'nun Büyük Atılım (1958-1962) hamlesi büyük bir fiyaskoyla sonuçlanmış ve ülkenin kurucusu olan Mao'nun karizması zarar görmüş ve siyaseten gözden düşmüştü. Lakin çok geçmeden,  Kültür Devrimini başlatarak çoğunlukla gençlerden oluşan Kızıl Muhafızları mobilize ederek muhaliflerini sert bir baskıyla devre dışı bırakarak gücünü konsolide etti. Bu dönem modern Çin tarihi için kaosun ve istikrarsızlığın zirve yaptığı bir dönemdi. Gücün tek bir kişinin elinde bırakmanın İleri atılım ve Kültür devriminin yarattığı hezimetlerden ders çıkaran reformcular, daha ademi merkeziyetçi ve piyasa yanlısı fikirler etrafında birleşiyorlardı. Mao'nun 1976 yılında ölmesiyle, reformcular, Çin iç savaşında savaşmış ve partide önemli bir figür olan savaş kahramanı Deng Xiaoping koruması altında partide etkinliğini artırmaya başladılar. Deng Xiaoping'in 1978 yılında ÇKP'nin liderliğini almasıyla birlikte, reformcular politikalarını uygulamaya soktular. Böylelikle Çin iktisadi mucizesini yaratan Çin usulü kapitalizmin önü açılmış oldu.

İleri Atılım 1958-1962

Mao, tarımsal ve sınai üretimde hızlı artışlar yaratmak için Çin'in muazzam işgücünden yararlanmak istiyordu. İkinci Beş Yıllık plan olan, Büyük İleri Atılım projesini duyurdu. Sovyet sisteminden alınan Birinci Beş Yıllık plan başarılı olmuş ve üretimde büyük bir artış yaşanmıştı (1957 yılının sonunda 1952 göre ekonomi %7, sanayi ise %17 yıllık ortalama büyüme yakaladı). Mao, İkinci Beş Yıllık plandan daha büyük bir patlama bekliyordu. Ne de olsa Sovyetlerden alınan bir plandan ziyade, Çin'in dinamiklerine uygun Çin'e has bir plandı. Bu plan çerçevesinde dev komünler oluşturuldu. Bundan önce Çin toprak sisteminde bireysel mülkiyet tamamen kaldırılmamıştı. İç savaş sürecinde köylülerden de destek almak için toprak sahipleri topraklarından kovulup köylülere dağıtılıyordu. Toprak ağalarının önemli bir kısmı bu durumdan çekinerek Japonlarla işbirliği yapmıştı. Bu durum daha büyük bir öfkeye neden olmuş ve savaş sonrası bu uygulamalar artmıştır. 1947 yılında ÇKP, Taslak Toprak Kanunu'nu çıkararak bu uygulamaları meşrulaştırmıştır. 1949 yılında ise ülkenin kontrolünü tamamen ele aldıklarında ülkenin her tarafında uygulamaya döktüler. Bu kanunla mülkiyet köylülere eşit şekilde dağıtıldı ve köylülerin feodal düzenden kalan borçları silindi, daha adil bir vergi sistemi kuruldu. İlk kırsal kooperatif bankalar ve makine ve koşum hayvanların paylaşılması için yardımlaşma grupları kuruldu. Sulama sistemlerinin inşası ile de üretim verimliliği artırılmayı hedefleniyordu. Bu sayede İleri Atılım hamlesine kadar Çin'de tarımsal üretim oldukça yüksek arttı. 

Lakin Marksist dogma ve büyük ölçek takıntısı bu başarıyı heba edecekti. İleri atılımdan önce de 1950'li yıllardan itibaren sosyalist ilişkileri güçlendirmek için korperatifleşme, bireysel üretimi azaltarak toplu üretimi teşvik etme, bazı bölgelerde emek puan sistemi ve var olan mülkiyet haklarını kısıtlama gibi eylemler gerçekleştiriliyordu. İleri Atılım hamlesi ile kısıtlı olan mülkiyet hakkı tamamen kaldırıldı ve üretimlerin kolektif bir şekilde yapılması zorunlu hale getirildi. İnsanlara üretim araçları üzerinde mülkiyetten bütünüyle koparıldıkları ideal Marksist toplum vaadi ve okullara ve hastanelere sahip olacakları söylendi. 1968 yılına kadar İngiltere'nin çelik üretimini geçme hedefi konuldu. Bunun için büyük çelik tesislerinden çok, ekip biçenlerin evlerinin bahçelerine demir ve çelik üretmek için fırınlar kuruldu ve yöreden temin edilebilen malzemeler kullanıldı. Mükemmel durumda milyonlarca tencere ve tava eritilip hurda demire dönüştürüldü. Bu plan oldukça verimsizdi ve üretilen mallar düşük nitelikteydi. Kadınlara tarlaların sorumluluğu verilirken, erkeklere köprü, demiryolu gibi kamu projelerinde askeri usulle çalışma görevi verildi. Büyük bir beklenti vardı. Bu planı ılımlı şekilde eleştirenler bile yaka paça partiden kovulup görevlerine son veriliyordu. Devrimin önemli isimlerinden ve savunma bakanı Peng Dehuai bunlardan biridir. Mao, köylülerin parasal çıkara değil, toplumun ortak çıkarına çalışması gerektiğine inandı. Emek puan sistemi daha yaygınlaştırıldı. Devlet tarafından üretime bakılmaksızın her gün için emek puanı veriliyordu. Bu adil bir sistem değildi çünkü çok emekle az emeğin farkı ölçülmüyordu. Lakin Mao, artı emeğin toplumsal emek için feda edildiğini, herkesin kolektif bir bilince sahip olmasını istiyordu. Yine de bir kadın, bir işgücü için 8 emek puanı kazanırken, bir erkek 10 emek puanı kazanıyordu. Bu oldukça verimsiz bir toprak sistemiydi. Çünkü insanların daha fazla çalışması için bir teşviği yoktu hatta fazla çalışmak mantıksızdı. Açlık baş göstermeye başlayınca bu sistem daha katı ve zorunlu bir şekilde uygulandı.

Plan istenildiği gibi gitmiyordu. Piyasa mekanizmaları altüst olmuş, üretilen mallar düşük nitelikte kalmış, planlama yetersiz kalmış, proje üzerinden geçinen yolsuz devlet adamları türemiş ve bunlar yetmez gibi doğal afetler ve olağan dışı hava koşulları büyük bir kıtlık tehlikesini beraberinde getirmişti. Dahası Mao, verimliliği artırma isteğinden dolayı tahıl yiyen farelerin, sivrisineklerin, serçelerin ve sineklerin bertaraf edilmesini istedi. Bunun sonucunda bu hayvanların yokluğunda ortaya çıkan çekirgeler ekinlerin çoğunu silip süpürerek çok daha büyük bir kıtlığa neden oldu. Yetkililer, kendilerine verilen kota hedeflerini gerçekleştirebilmek ve kendi makamlarını koruyabilmek için kötü durumları göz ardı edip üretimi abartarak bildiriyorlardı. Dahası, bildirilerine yaklaşmak için aşırı şiddet kullanmaktan kaçınılmamış, bir çok köylü dövülmüş ve öldürülmüştür. Buna binaen, hükümet de bildirilen üretim artışları sonucu köylülerin zenginleştiğini varsayarak onlara daha az gıda vermeye başlayıp, köylülerin ihtiyaç duydukları gıdanın altında bazen yarısında yaşamaya zorladı. Bildirildiğine göre, insanlar açlıktan kırılıyorken devlete ait hububat ambarlarında 22 milyon ton tahıl bulunuyordu. Mao, kendi planından emin şekilde köylülerin tahıl sakladığını iddia ederek, hububat ambarlarını açmayı reddetti. Çin, Sovyetlere olan borcunu bir kısmını da tahılla ödüyordu. Ölümler yaygınlaştıkça, karne ile gıda dağıtımına geçildi ama yine de bu süreç zarfında 1961 yılına kadar süren kıtlıkta, en az 20 bazı kaynaklara göre 30 daha uç tahminlere göre de 40 milyon insan hayatını kaybetti (kitlesel açlık haberleri örtbas edildiği için ölenlerin sayısı tartışmalıdır). Ölenlerin çoğu gençti. Çin'de ortalama ölüm yaşı 1957'de 17,6 iken 1963'te 9,7'ye düştü (o yıl ölenlerin yarıdan fazlası 10 yaşın altından küçüktü).

Büyük İleri Atılım, Çin tarihi için bir dönüm noktası oldu. Çin'e ölçülemeyecek boyutta zararlar verdi ve bunun bir daha tekrarlanmaması için, sistem ileride reform hareketini başlatacak gruplar tarafından ciddi bir şekilde sorgulandı. Mao'nun devrimin önderi ve ekonomi planlamacısı olarak karizması sarsıldı. Atılımın bedelini ödeyen ve Çin iç savaşında komünistlere en büyük desteği veren köy sınıfının maneviyatı yıkıldı. 1955 yılında getirilen yer değiştirme kısıtlaması da köylülerin durumunu daha kötü bir hale getirmişti. Bu kanuna göre, kırsalda yaşayanlar, doğdukları köylerde, kadınlar ise kocalarının köylerinde kalmak zorundaydılar. Büyük felaketin faturası Mao'ya kesiliyor ve parti içinde Mao'ya olan rahatsızlık artıyordu. Bunu fark eden Mao, 1959 yılında İleri Atılım’ın olumsuz etkilerinin tamamen kendisine yüklenmesini önlemek için devlet başkanlığı görevini bırakmayı stratejik bir adım olarak gördü. Mao'nun desteğiyle devlet başkanlığına kendisine sadık gözüken Liu Shaoqi getirildi. Mao devlet başkanlığını bıraksa da ÇKP Merkez Komite Başkanlığı ve Parti Başkanlığı gibi kritik pozisyonlarda kalmayı tercih etti. Böylece arka plandan partiyi ve ideolojiyi yönetmeye devam edebilecekti. Fakat işler istediği gibi gitmeyince ön plana çıkmaktan da çekinmeyecekti. 

Kaynakça:

Andrew Leigh, Kısa İktisat Tarihi, Say Yayınları 1.Baskı, syf. 120
Fatih Oktay, Çin ve Dünyanın Geleceği, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 1.Baskı, syf. 51 
Gordon Kerr, Kısa Çin Tarihi, Say Yayınları 2.Baskı, syf. 166-168
Jeffrey N. Wasserstrom, 21. Yüzyılda Çin, İletişim Yayınları 2.Baskı, syf. 85, 92
Linda Yueh, Büyük Ekonomistler, Salon Yayınları 1. Baskı, syf. 112
Mark Koyama, Jared Rubin, Dünya Nasıl Zenginleşti?, Antre Kitap 1.Baskı, syf. 340-341
Joe Studwell, Asya Nasıl Başardı?, Scala Yayıncılık 1.Baskı, syf. 53-56


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çin Tarihi - 6 ( Tang Hanedanı )

Tang Hanedanı (618-907) Tang Hanedanlığı, Han gibi Çin'in altın dönemlerinden biridir. Tang Hanedanı, Sui'lerin ve İmparator Wen'in bıraktığı miraslar ve kurumlar ışığında Çin tarihinin ikinci büyük emperyal gücü oldu. Tang Hanedanı devraldıkları kurumları daha da geliştirerek zirve noktasına ulaştırdı, Tang döneminde geliştirilen kurumların ve kültürel ilerlemelerin, hala günümüz Çin'inde etkisini gözlemlemek mümkündür. Tang Hanedanı ve Komşu Ülkeler Tang Hanedanlığının Yükselişi Uyguladığı politikalarla ülkeyi ekonomik iflasa sürükleyen Sui Hanedanının 2. İmparatoru Yang'ın suikasta uğramasının akabinde Sui Hanedanlığı parçalanma dönemine girdi. Her vilayette kendi hakimiyetini kurmaya çalışan askeri önderler ortaya çıktı. Bunlardan biri de Tang Dükü Li Yuan'dı. Başarılı bir komutan ve stratejist olan Li Yuan, başkenti ele geçirdi ve Sui Hanedanlığına son verdi. Tang Hanedanlığını kurarak Gaozu adını alarak imparator oldu. 621'de Çin'in doğusunu, 624...

Özgürlükten Metalaşmaya

Feminizm, modern çağın en etkili özgürlük hareketlerinden biri olarak tarihe geçti. Kadınların siyasal, hukuki ve ekonomik alanda erkeklerle eşit haklara sahip olmasını sağlama konusundaki katkıları inkâr edilemez. Özellikle bilim dünyasında, kadın bakış açısının sosyal bilimlere taşınması; iktisat, sosyoloji ve uluslararası ilişkiler gibi disiplinlerde egemen anlatıların yeniden değerlendirilmesini sağladı. Güvenlik, emek, değer, güç ve beden gibi kavramlar, bu sayede daha çok yönlü ve insani bir bakış açısıyla ele alınmaya başladı. Ancak zamanla, özellikle de kitleselleşmesiyle birlikte, feminist hareketin entelektüel iç tutarlılığı zayıflamış; tek yönlü varsayımlar ve kolaycı anlatılarla şekillenen bir ideolojik kalıba dönüşmüştür. Bu yazı, feminizmin tarihsel başarılarını reddetmeden; fakat onun eksik bıraktığı, görmezden geldiği ya da çelişkili şekilde konumlandırdığı noktaları sorgulamayı amaçlamaktadır. Feminist kuramın, toplumsal cinsiyet rollerinin sadece kültürel şartlanmalar...